Hususa ait açıklamada bulunan Erkan Yazıcı, mükafata layık görüldüğü için çok memnun olduğunu belirterek, “Ekip arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Sinemanın kolektif bir iş olduğuna inanıyorum. Milletlerarası Soçi Sinema Şenliği kıymetli bir şenlik, çok iyi sinemalar ortasından bu mükafatı almak benim için çok önemli” dedi.
Yazıcı, yapılan bir işin milletlerarası alanda takdir görmesinin çok motive edici olduğuna dikkati çekerek, tıpkı vakitte bundan sonra yapılacak sinemalar için de bir sorumluluk yüklediğini söyledi.
“YURT DIŞINDA ALDIĞIM BİRİNCİ ÖDÜL BU”
Sinemanın insanları eğlendirmekten öte bir tarafı olduğuna inandığını tabir eden Yazıcı, şunları kaydetti:
“Değerli bir heyet tarafından takdir edilmek çok değerli bir şey. Benim yurt dışında aldığım birinci ödül bu. Uzak Ülke’nin de aldığı birinci ödül. İnşallah bundan sonraki sinema seyahatimin da önünü açar ve daha iyi sinemalar üretmeme katkı sağlar. Birinci sinemasını çeken bir direktörün bu türlü iyi bir şenlikte takdir edilmesi motive edici bir etken elbette. O yüzden çok memnunum. Grup arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu sürece katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum. Zira bu kolektif bir iş. Ben bu ödülde tüm takım arkadaşlarımın başarısı olduğunu düşünüyorum. Kendi adıma memnun olduğum kadar takımım ismine da keyifli oldum.”
ÖTEKİ ŞENLİKLERDE DE YARIŞACAK
Yazıcı, Uzak Ülke sinemasının milletlerarası birkaç şenlikte daha yarışacağını belirterek, “İnsana dokunmak için sinema yapıyoruz. Sanatın bu türlü bir rolü var. Türkiye’de üretilen bir sinemanın dünyanın rastgele bir yerinde birilerine dokunması beni direktör olarak çok duygulandırıyor. Aslında bizim bu işi neden yaptığımızı ortaya koyan bir şey. Şenlikler bağımsız sinemayla ilgilenen direktörlerin seyirciyle buluşabileceği az alanlar. Şenliklerde izleyici karşısına çıkmak bile gurur verici” diye konuştu.
“UZAK ÜLKE” HAKKINDA
Altın Yazıcı’nın üretimci olduğu sinemanın manzara direktörlüğünü Murat Karabina, kurgusunu Umut Sakallıoğlu, müziklerini ise Burak Beşir üstleniyor.
Direktör koltuğunda Erkan Yazıcı’nın oturduğu, Karadeniz Kıyısı’nda 1925 yılında geçen sinemada, 12 yaşındaki Trabzon Rum’u Paris’in gemiye binmek için bekledikleri kamptan kaçmasıyla gelişen olaylar ve Binbaşı Osman ile ortasında yaşananlar anlatılıyor.
Cumhuriyet
